19 Nisan, 2011

Kitab-ül Hiyel Hakkında Kısa Bir Mülahaza

19 Nisan, 2011
UYARI: eğer romanı okumadıysanız muhtemelen bu değerlendirme yazısı sizin için bir şey ifade etmeyecektir. ama yok, ben illa ki okuyacağım diyorsanız benden günah gitti.


bu dünyayı çekilir kılan nadir şeyler var benim için. bunlardan biri de ihsan oktay anar'ın
varlığıdır sanırım. onun tüm kitaplarını okumama ve eşe dosta çözümlememe rağmen bunları herhangi bir kayır altına almamışlığımın olduğunu yeni farkettim. söz uçar yazı kalır misali -hatta söz uçar, yazı da silinebilir, ama net ortamında yazmak daha başka tabii- yazmaya karar verdim. bu benim için herhangi bir romanı ilk kez değerlendirişim olacak. bu yüzden de biraz kısa tutacağım sanırım.

başlıktan da anlaşıldığı kadarıyla ihsan oktay'ın Kitab-ül Hiyel romanı ile başlayacağım. üzeyir'in bildiği her şeyi bir kuyuda bir anda unutması ile başlayan hafıza kaybı süreci ile zihninde belirmeye başlayan noktanın asıl başlangıç olduğuna inandığım bir romandır bu. başlangıç biraz kör ve topal bir betimleme gibi kaldı aslında. asıl başlangıcı ve sonu budur romanın. yani olay budur.

evet, romanda bir sürü felsefi alt yapı var. câlud ve davud'un mitik hikayesi, esmeralda vb vb. zaten böyle dallanıp budaklanan bir hikayenin alt yapısının da tek bir mitik ögeden çıkmasını bekleyemeyiz, fakat işte romanın sonuna gelindiğinde, tüm bu dallanıp budaklanan küçük hikayeleri bir felsefe altında birleştirme ihtiyacı doğuyor ve anında "nokta" devreye giriyor. nokta, yani vahdet; ve hiyelkarların onu kesrete çevirme çabası. aslında anar tam olarak bu felsefeye de hizmet etmiyor. bu felsefenin ilahi dayanağını kaldırıp, yerine insani bir dayanak koyuyor. fakat gizemin sürmesi için hafif ilahi tortular bırakıyor üzerinde. iki farklı tahayyül yazısı ile ve göz-kör kelimelerinin osmanlı türkçesi'ndeki yazılışlarını vererek aslında bu kelimelerin, bu kelimelerin kavramlarının ve bu kelimelerin kavramlarının felsefi derinliklerinin tek bir şeyden fışkırdığının altını çiziyor, ve sonunda "hile" demek olan "hiyel" cilerin üstünde bir güç olarak "hayal"cileri yaratıyor. kimdir bu hayalciler? tabii ki ihsan oktay anar ve onun gibiler. efendim çok ıkınıp sıkılsak ve hiyeli ilim diye alsak, hayalide aşk diye alsak, alttaki şu beyitle tüm romanı özetlemiş olur muyuz? bence oluruz.

"'ışk imiş her ne var alemde
ilm bir kıl-ü kaal imiş ancak"

evet, ben bunu anladım kısa ve öz olarak. tabii kitabın kelime kadrosuna, kurgusuna filan hiç girmedim daha dikkat edersen. o da başka bir bahara.

0 yorum:

 
◄Design by Pocket, BlogBulk Blogger Templates. Thanks to Blogger Templates. Distributed by Deluxe Templates